BÜROKRASİDE ŞARK PROSEDÜRÜ GÜNCELLENMELİ…
Edindiğimiz tecrübelere dayanarak ne güzel ne anlamlı ne ağız tadıyla söyleriz şu cümleyi;”bugün ki aklım,mantığım,olgunluğum ve çözüm pratiğim keşke gençlik çağımda da olsaydı…”
İnsan psikolojisi ve fizyolojisi “ergenlik“ başlığına nice anlamsız,mantıksız,fevri,ham davranışları sığdırmış…Ben demiyorum, bilim ve ilim bunları yazıp anlatıyor…Beşer bu,yaşı kemale erene ve tecrübeyle pişene kadar;bazen hem şaşar hem de büyük hatalar yapar…Ve bu hatalar bazen çabuk unutulan türden “değer” geçer bazen de yaralar henüz kabuk bağlamadıysa “deler” geçmez!
Bunca girizgâhtan sonra mevzuyu nereye mi bağlayacağım?Mevzuyu Doğu ve Güneydoğu üzerinden çoğu ilk görev yeri olarak çoğu da üç beş yıllık tecrübesiyle atanan kaymakamlarımıza,valilerimize,
Burada bölgeyi ve sosyolojiyi geçmişten bu yana okumak-anımsatmak adına hemen bir parantez açmak istiyorum…Yakın tarihe kadar şark görevi, aleni bir şekilde sürgün yeri olarak adlandırılırdı.Mesleğinde,ruhu
Durum böyleyken ve böylesi net veriler elimizdeyken bu yönde düzenlemeye gidilmesi gerekiyor.
Yaşanan bu atamalara dair bir gerekçeye de değinmek istiyorum…Bürokraside şöyle bir gerekçe sıklıkla zikredilir;bekarken veya çocuklarımız büyümeden şark görevimizi tamamlayalım da büyük şehirlerde çocuklarımız okusun!Neden?Doğu ve Güneydoğu’da okul yok mu?Burada hemen inceden bir sitemde bulunmak istiyorum;Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan,okuyan,geleceği için canla başla ter döken evlatlar da var!
Kısaca bölge evlatlarının en çok ihtiyaç duyduğu şey;”devletinin şefkat elini anne-baba olgunluğuyla“ harmanlayıp yüreklere dokunan idareciler…
Evet bu bölgeye dair tespit çoğu insanın bilinçaltında olmasına rağmen bir türlü adı konulamayan bir durum.Bazen olur ya; içimizde dolup dolup taşan,bizi mutsuz eden,içimizde eksik parçalar olduğunu hissettiren duygular yaşarız ve hep diken üstünde hissederiz kendimizi…Ve tüm bu mutsuzluğumuzun kaynağını biliriz de bir türlü adını koyamayız.Sonra biri gelir ve teşhisi koyar!Sonra hep bir ağızdan “işte bu,işte tam da bunu anlatmak istiyordum“ deriz ya…İşte bu tespitimde Doğu ve Güneydoğu şehirlerinin yüreğindeki ve zihnindeki “işte bu” diyeceği bir teşhis…
Yaşıyla,olgunluğuyla,tecrübesi
Kısaca Doğu ve Güneydoğu;hamların pişme yeri değil pişmişlerin mis kokularını ve lezzetlerini yayacağı yerler olmalı…