Ermeniler Abdülhamit zamanında da aynı iddialarda bulunmuşlardı!..
Tahsin Paşanın yazdığı Yıldız Hatıraları adlı kitaptan, Ermenilerin Abdülhamit zamanında da soykırım iddiasında bulunduklarını öğrenmekteyiz.
Bu kitabın metninden anlaşıldığına göre; Ermenilerin şu anda Fransa, ABD ve dünya kamuoyunda ortaya koydukları senaryolar aynen Abdülhamit zamanında da yaşanmıştır. Ermeniler ve Rumlar Abdülhamit devrinde içimizdeki gafillerin de yardımıyla soykırım iddialarını o zaman da gündeme getirmişler ve ABD senatosundan aynı mahiyette bir karar çıkartma peşine düşmüşlerdir.
O zamanlarda ABD’den bir heyet gelerek meseleyi yerinde incelmek ve görmek istemişler. Bu heyettekiler Türkiye’ye gelince görmüşler ki, durum hiç de Ermenilerin anlattıkları gibi değil, gerçekler tamamen tersi.
Türkiye’de kiliseler açık, Ermeniler devlette en üst makamlarda görev almakta, serbestçe ticaret yapabilmekte, kendi dili ile eğitim yapmakta, gayri menkûl alıp satmakta, TC vatandaşlarının sahip olduğu her türlü haklara sahipler.
Heyetin hazırladığı bu rapor doğrultusunda; Ermeni isteklerinin yersiz olduğu kanısına varılarak, soykırım iddiası ABD senatosunda ret edilmiştir.
Tarih tekerrürden ibarettir. Ülkemizin bu günkü durumu da Abdülhamit Han’ın devrine aynen benzemektedir. O zaman İttihad ve Terakki Cemiyeti isteklerine ulaşarak, hürriyet ilan edilmiş, Hükümdar da devrilmiş. Ama, devleti 10 sene bile idare edememişler ve İmparatorluğun çöküşünü hızlandırmışlardır. Bu hareketlerde, Ermenilerin, masonların ve Siyonistlerin de etkisi olmuştur.
Bugün Ermenilere soykırım yapıldığını kabul eden ülkelerin sayısı 19 dur. Son olarak Fransa Ulusal Meclisi bir adım daha atarak, Ermeni soykırımı yoktur diyene ceza verilmesi ile ilgili yeni bir karara imza atmıştır. Bunun arkasından herhalde tazminat talepleri gündeme getirilecektir.
Bizim yapmamız gereken, Ermenilerin iddialarını belgelerle çürütmek ve gerçekleri ortaya çıkarmak olmalıdır.
İçimizden birileri ortaya çıkarak, dışarıda birilerine hoş görünmek uğruna kendi devletinin aleyhine demeçler vermektedir. Orhan Pamuk dışarıda yabancı gazetecilerle yaptığı bir röportajda; Türkiye’de bir milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürülmüştür diyebilmiştir. Bu söylenenlerin hiçbir dayanağı yoktur.
Ölü sayısında büyük bir abartı vardır. Ölüm vakaları vardır. Ancak, ölümler sadece tek taraftan olmamıştır. Her iki olayda da Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı yapılan saldırı ve öldürülen Türk insanlarına karşı tepki göstermek bakımından mecburiyetten kendisini olayların içinde bulmuştur. Büyük bir devleti ve vatandaşlarını dayanaksız olarak töhmet altında bırakmak kimseye hiçbir şey kazandırmaz.
Şu anda da, bazı televizyon kanallarında maksatlı ve Ermeni soykırımını destekler mahiyette programlar yapılmakta olduğuna şahit olmaktayız.
Fransa Ulusal parlamentosunun Ermeni soykırımı yoktur diyenin cezalandırılması ile ilgili almış olduğu kararın demokratik bir ülkenin parlamentosuna yakışmadığını ifade etmemiz gerekir. Bu mesele tarihçilerin hâlletmesi gereken bir meseledir. Bu karar aynı zamanda ifade özgürlüğüne de vurulmuş bir darbedir.
ABD Başkanı Biden’in Ermeni katliamı ile ilgili açıklama yapacağı bilinmektedir. ABD Başkanı Ermeni tasarısını onaylarsa, bu kararın bizi bağlamayacağı aşikârdır. Ancak, ABD’nin bizim müttefikimiz olmadığının da önemli bir ispatı olacaktır.
Bizim yapmamız gereken ülke içinde bu konuda tek yumruk olup, iktidarıyla, muhalefeti ile, STK’larımız ile elbirliği içinde devletimizin menfaatlerini savunmak olmalıdır.