IŞIKLAR İÇİNDE (!?) BİR ANAYASA MAHKEMESİ!
İsmi lazım değil, zira önemi yok, bir Anayasa Mahkemesi Üyesi tarafından Twitter hesabından paylaştığı Anayasa Mahkemesi Binası’nın ışıklandırılmış görüntüsü üzerine başlayan polemiğe değinelim isterseniz.
Genel Kurmay Başkanlığı’nın ışıkları açık olması çağrışımı ile Darbe çağrısı ve çağrışımı olarak algılanan bu paylaşım toplumun, siyasetin bir çok kesimi tarafından tepki ile karşılandı. Paylaşım sahibinin niyeti bu mudur, darbe çağrısı mıdır bilemem, niyet okuyuculuğu da yapmam işin doğrusu. Ve lakin Türkiye tarihi Emperyalizm’in güdülediği hatta planladığı Darbeler ile anılmakta olduğu da bir gerçek. Sonuncusunu ve belki de en kahpesini 15 Temmuz 2016 da yaşadığımız ve kahraman Milletimizin cesaret, feraset ve insiyatifi ile, cansiparane direnişi ile, 251 şehit ve 2000 in üzerinde Gazi vermek pahasına bertaraf ettiğimiz Darbeler ve Darbe teşebbüsü hafızalarda hala diri.
O halde hiç kimsenin darbeyi çağrıştıran, darbeyi akla getiren ima dahi eden söz ve eylemlerine, “Yok efendim öyle bir şey, nerden çıktı, ben öyle bir şey kastetmedim, kastedilmedi” savunması ile karşılanmasını beklemek saflık olur. Millet darbeleri hafızasında tutmakta ve 15 Temmuz 2016 hain Fetö Darbe Girişimi sonrasında adeta istim üstünde, alarm vaziyetini muhafaza etmekte iken bu tip çağrışımlar hafife alır şekilde karşılanamaz. Bir AYM üyesinin ise niyetinin ne olduğu bir tarafa, umrumda da değil, bu şekilde Sosyal Medya hesabından saçma, mantıksız, yersiz, densiz hatta arsız bir paylaşıma imza atmış olmasının yakışıksızlığını, abesliğini, gayriciddiliğini zikretmeden de geçmemek lazım. Öte yandan bu gayriciddiliğe İçişleri Bakanlığı resmi twitter hesabından benzer gayriciddilik içerisinde “Bizim ışıklarımız her daim açık” şeklinde bir paylaşımla cevap verilmiş olmasını da yadırgadığımı söylemek isterim. İçişleri Bakanlığı Devlet demek, iç güvenlik açısından sorumlu ve yükümlü olmak demek, ciddiyetini muhafaza etmek demek ve elbette Sosyal Medya’da polemiğe girmek yerine gerekeni yapmak, icra etmek demek. Sözün özü 1960 darbesi sonrası Cunta tarafından Anayasa değişikliği yolu ile bilhassa Siyasi İrade’ye, Yasama’ya vesayet maksadı ile kurulmuş, bu vesayetin 1980 darbesi ile perçinlenmiş olmasına rağmen Asli Görevi ile sınırlı olmak ve layıkı ile yerine getirmek koşulu ile AYM nin saygınlığını da korumak gerektir. Öte yandan Seçilmiş Siyasi Sorumlular’ın da saygınlığı aynı derece ve düzeyde korunmalıdır. Herkes bu bilinç ve ciddiyette işini layıkı ile yerine getirir, gayriciddiler elenirse, elenebilirse Ülke olarak daha düzgün, kolay ilerleyebilir, sorunlarımızın üstesinden gelebiliriz. Son kertede herkes haddini hududunu bilmeli ve dahi ciddiyetini korumalı ve uyum içerisinde birbirine saygılı olmalı derim, böyle düşünürüm.
Kalın sağlıcakla.
Dr.Selçuk YÜCESAN