İYİ PARTİ ÖZELİNDE AMA ASLINDA TÜRK SİYASİ HAYATINDA NELER OLUYOR?
İyi Parti Kurultayı sonrası bir takım Partililerin GİK Üyesi olmaması için Parti Yönetimi tarafından delegelere talimatlar verildiği, bu minvalde gerçekleşen Kurultay sonrasında bazı Milletvekilleri’nin Parti Yönetimi’nin bu tavrına tepki olarak Meclis Grup Toplantıları’na katılmama kararı aldıkları hepimizin malumu.
Bu Milletvekilleri’nden biri olan, Parti’nin kuruluş aşamasındaki en önemli rol sahiplerinden Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın TV ekranlarından açıklamalarını dinledim.
Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın’ı doğrudan bu hamleleri planlayıp uygulayan kişi olarak ifade etmesi mi dersiniz, İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’yu açıkça Fetö iltisakı ile tanımlaması mı dersiniz, Genel Başkan Meral Akşener’in tüm olan bitenden haberdar olduğunu deklere etmesi mi dersiniz, hangi açıklamaları dikkatinizi çekmiştir, hangisi daha sansasyonel gelmiştir bilmiyorum ama, anladığım İyi Parti’de ok yaydan çıkmış, İp çoktan kopmuş, kılıçlar çoktan çekilmiş zannederim.
Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın açıklamalarına Parti Yönetimi’nden Müsavat Dervişoğlu ağzından verilen ve Koray Aydın tarafından planlanan dizayn çabasını adeta itiraf eder nitelikteki cevabı, Ümit Özdağ’ın açıklamalarının Koray Aydın’ın dizayn çabalarının gerekli ve zaruri nitelikte olduğunu ima eder şekildeki cevabı, iplerin atıldığının, hatta açık ve aleni düşmanlığın, ayrışmanın başladığının ispatı.
MHP önce ele geçirilmeye çalışıldı, başarılamayınca bölündü İyi Parti zuhur etti, Ak Parti bölünmeye çalışıldı, Deva ve Gelecek Partileri ortaya çıktı, CHP nin Cumhurbaşkanı adayı olup Parti Yönetimi ile bir türlü yıldızı barışmayan, sonu nereye varır bilmiyorum ama bir şekilde yollara düştü, şimdi bölen partilerden biri olan İyi Parti de bölünmeye doğru evriliyor sanırım.
Daha başka ne partiler, hangi siyasi hamleler olur bilmiyorum. Bu hamleleri kimler nerede, nasıl kurguluyor, kimler bu kurgularda nasıl ve ne için rol alıyor kestirmek güç fakat tüm bu hamlelerin demokrasi ile izahı mümkün olmadığı gibi, Türkiye menfaatine yönelik olmadığı, hatta Türkiye içinden kurgulanmadığı, olsa olsa Türk Siyasi Hayatı’nı istikrarsızlaştırmak, kaos ortamı yaratmak için, Türkiye içinden işbirlikçiler ile yürütüldüğünü söylemek zannımca çok yanlış olmaz.
Herkes bir gün ölür ama kimse yaşattığını yaşamadan ölmez sözü nedense bugün Türk Siyasi Partileri’nin bugünlerde yaşadıklarını göz önüne aldığımızda akla ilk gelen ilk şey oluveriyor.
Kim ne yaşar, ne kadar yaşar bilinmez ama Türkiye’nin zarar göreceği süreçleri bu ülkeye yaşatanlar öyle veya böyle, er veya geç mutlaka bedel öder derim.
Türk Milleti olup bitenleri izliyor, görüyor, fark ediyor değerlendiriyor. Sandık önüne geldiğinde mutlaka bir fatura kesecek, mutlaka birileri bedel ödeyecektir. Herkes bu bilinçte aklını başına devşirse iyi olur kanaatindeyim.
Kalın sağlıcakla. 20.10.2020
Dr. Selçuk YÜCESAN