KİMSE MÜSLÜMANLARA DERS VERMEYE KALKIŞMASIN!
Birileri çıkmış, saf din kardeşim diye başlayan başlıklar altında güya Müslümanlara ders vermeye ve yol göstermeye çalışıyor.
Bir kere Müslüman saf gibi gözükür belki, ama, sizin gibilerin oltasına yakalanmayacak kadar akıllandı artık.
Önceleri dindar insanları baskı, korku, dayatma ve yasaklarınızla sindirmiş ve istediğiniz gibi kullanıyordunuz.
Dindar insanlarımıza yıllarca dünyayı zindan ettiniz.
Şapka takmadı diyerek yüzlerce hoca, hacı ve vatandaşı idam sehpalarında sallandırdınız.
Ezanı Türkçe okuttunuz, Kur-an öğrenmeyi ve öğretmeyi yasakladınız, namazları yasakladınız, camileri kapatıp bir kısmını ahır yaptınız.
Şimdilerde birileri Kur-an’ın yasaklanmasının sebebi, yasaklanan kitaplar yanlış yazılmıştı da ondan demeye başladılar. Güya böylece Müslümanları yanına çekeceklerini zannediyorlar.
İnsanlar dini bilgileri korku altında gizlice öğrenmek mecburiyetinde bırakıldı.
Rahmetli annem namaz kılmasını ve namazda okunacak sureleri hangi şartlar altında öğrendiğini sağlığında bana anlatmıştı.
Bu hikâye, masal veya aktarma değil. Direk annemin ağzından dinlediklerim.
Bir gün rahmetli anneme, anne hadi yeni yazıyı öğrenemedin, kur-an okumasını neden öğrenmedin? Dediğimde;
Kendi lisanı ile; ey gidi oğlum biz namaz kılmasını ve az da olsa bazı sureleri öğrendiğimize bile şükrediyoruz.
Bizim zamanımızda, dini bilgileri öğrenmek ve öğretmek yasaktı. Biz bir ağaca nöbetçi çıkarırdık, jandarma geldiğinde haber versin diye. Sonra teker teker rahmetli Şükrü amcanın ahırına gider, rahmetli Murat hoca gelir, bize namaz kılmasını ve sureleri öğretmeye çalışırdı. Sonra yine teker teker ahırdan çıkar evimize giderdik.
Şimdi tutmuş birileri saf din kardeşim diye başlayarak, güya dindar kardeşlerimize akıl vermeye kalkışıyor.
Müslümanlar saf değil beyefendiler, Müslümanlar akıllandılar artık ve haklarına sahip çıkmaya başladılar.
Ayrıca da, kimlerin kendi haklarını koruduklarını ve kimlerin kendilerinden yana olduğunu, kimlerin kendisi gibi yaşadığını gördü.
Müslümanların uyanıp kendisi gibi düşünenleri iktidara taşımasından rahatsız olan çevreler, güzel laflarla eskiden olduğu gibi, Müslümanları kandırmaya ve kendi taraflarına çekmeye çalışıyorlar.
Bunlar hak, hukuk, adaletten bahsediyorlar.
Ülkemiz şu anda tam olarak askeri vesayet altında olmasa da, askerlerin baskısı ile kabul edilen bir anayasa ile yönetiliyordu.
Gelin bu anayasa’yı değiştirelim, ülkemizi bu askeri baskı ile kabul edilen Anayasa’dan kurtaralım denince, hemen ipe un serercesine, çeşitli bahanelerle anayasa değişikliğine yaklaşmıyorlardı.
Ne imiş efendim, hutbelerde artık ahlak, dürüstlük, hak ve özgürlükler değil, devlet ve yöneticilere itaat anlatılıyormuş.
Kendileri namaz kılmazlar, cumaya gitmezler, hala Müslüman’ın cuması ile, namazı ile ilgileniyorlarmış gibi yaparlar. Haklarını da yememek lazım. Seçim zamanları takiye yapmış olsalar da, cumaya gidenlerine rastlanıyordu.
Bir kere hutbelerde sizin söylediğiniz gibi değil, günün şartlarına ve ülke ihtiyaçlarına uygun şekilde, dinimizin emir ve yasakları doğrultusunda hutbeler irad edilmektedir.
Sizin dönemlerinizde adalet sadece dindar insanlara baskı, dayatma ve yasaklar getirmek için çalışıyordu.
Başörtüsü yasağı, namaz yasağı, ezanın Türkçe okunması, İHL’lerinin orta kısımlarının kapatılması, eğitim sisteminin kesintisiz sekiz yıla dönüştürülmesi ve bu şekilde yaz Kur-an kurslarına devam yaşının 15’e çıkarılması suretiyle çocuklarımızın dinini öğrenmesine engel olunması, Üniversiteye girişte getirilen katsayı uygulaması ile İHL mezunlarının üniversiteye girişlerinin zorlaştırılması gibi.
Demokrasi, huzur, can güvenliği kaç km. dönüm parasına denk gelir. Hukuk 3. Köprüden değersiz midir? Diyorlar.
Bu ne demek oluyor şimdi, sizin istediğiniz demokrasi sadece size hizmet eden bir demokrasi, size göre demokrasinin nimetlerinden sadece sizler istifade edeceksiniz. Sizin dışınızda, hele ki dindarların demokrasinin nimetlerinden istifadeye hakları olamaz.
Huzur ve can güvenliğine gelince; ülkenin huzurunu kimlerin kaçırdığını bu millet çok iyi öğrendi artık.
Ülkenin huzurunu her dönemde sizler kaçırdınız. Can güvenliğini hep sizler tehdit ettiniz. Terörü sizler desteklediniz. Teröriste sizler destek verdiniz. Halkı sokaklara sizler davet ettiniz.
Gerçekleştirilen eylemlerde etrafı yakanların, yıkanların, devlet malına ve vatandaşın malına zarar verenlerin ve vatandaşın can güvenliğini tehdit edenlerin hep yanında oldunuz ve bunlara destek verdiniz.
Sizin istediğiniz hukuk sistemi sadece sizlere hizmet edecek. Böyle alıştınız çünkü.
Halkın oyları ile iktidar olamayınca, askeri darbeleri destekleyerek, bir türlü iktidar olabiliyordunuz.
İstemediğiniz devlet adamlarını idam ettiriyordunuz.
Şimdi bunları yapamıyorsunuz artık.
Sen dindar kardeşim iktidarının her türlü hırsızlık, yolsuzluk, hak ve hukuk tanımazlığını savunmayı kendine görev bildiğin için toplumda dine karşı aşırı bir nefret dalgası yükseliyor. Diyorlar.
Bunların hepsi sizin vesveseniz, yalanlarınız.
Rahmetli Menderes’i, hatta rahmetli Abdülhamid’i aynı uyduruk gerekçelerle iktidardan uzaklaştırdınız. Ve katlettirdiniz.
Rahmetli Özal, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu da sizin ayak oyunlarınızla ölüme götürüldü.
Kara bulutlar ufkumuzu kaplamışken seni aptalca bir rehavet içinde görüyorum. Diyorlar.
Asıl aptalca bir rehavet içinde olanlar, Müslüman’a akıl vermeye kalkan sizlersiniz.
Velhasıl kelam, Ülkemizin kalkınmasından, yeni projelerle ülkemizin önünün açılmasından, terörle kararlı bir şekilde mücadele edilmesinden, teröristlerin köşeye sıkıştırılmasından, dindar insanlarımızın dini vecibelerini serbestçe ve hür bir şekilde yerine getirmesinden rahatsız olan bu çevreler, kalkmışlar şimdi güya dindar insanlarımıza; bak benim saf din kardeşim diyerek akıl vermeye kalkışıyorlar.
Bir kere Müslüman’ın kardeşi Müslüman’dır. Hiçbir Müslüman’ın sizin gibi kardeşlere ihtiyacı yoktur.