MEMALİKİ ŞAHANE
İngilizler ve Almanlar, Osmanlı Devleti ne dost görünmelerine ve asla temas etmek istememelerine rağmen, petrol yatakları olan Musul’u kendilerine hedef almışlardı. Sultan II. Abdülhamid Han her iki devletin Mezopotamya’daki asıl ve daima gizlemek istedikleri maksatlarını rahatlıkla tespit etmişti. Almanlar ve İngilizlerin Bağdat’a olan demiryolu projeleri ve imtiyazların asıl amacı belli olmuştu. Bağdat Demiryolu imtiyazının destekçisi Deutsche Orient Bank ile Deutsche Orient Palestine Bank’ın, Osmanlı topraklarına mebzul miktarda sermaye yatırımlarına sebep teşkil eden demiryolu anlaşması tarihi olan 1886 yılından dört yıl sonra, 1890 yılında tehlikeyi önleyecek tedbiri alan Sultan II. Abdülhamid Han, bu tarihte bir İrade-i Seniyye ile Musul petrol sahasını memaliki şahane (Padişahın mülk arazisi) olarak ilan etti. Elbette bu karar gerek Almanları gerekse İngilizleri beklenmedik şekilde sarsmıştı.
İngilizler istedikleri petrol imtiyazını elde edemeyince, basit bir hudut hadisesi halinde Mısır ile Osmanlı Devleti arasında devam eden hudut meselesini bir Mısır, İngiliz ve Osmanlı meselesi haline getirerek, ”Akabe Meselesi” haline getirerek, ”Akabe Meselesi” olarak tarihe geçen hudut ihtilafını bahane ederek, Osmanlı Devletine sert bir nota verdi ki Abdülhamid Han cevap olarak peşine Almanlara verdiği imtiyazı genişletmiştir. Böylece Avrupa’nın en kuvvetli kara ordusuna ve donanmasına sahip olan Almanları kendisine bağlamıştır. İngilizler bu cevap karşısında Akabe önlerindeki donanmalarını ve Mısır askerlerini geri çekmekte çareyi buldular, lakin Sultan Abdülhamid Han, Almanlara vermiş olduğu Hicaz Demiryolu imtiyazını, Deutsche Orient Bank taahhütlerini zamanında ifa etmediği için kısa bir müddet sonra feshetmişti. Lakin sebebi başka olup, Sultan Abdülhamid Han, Akabe meselesini İngilizlerle Almanları karşı karşıya getirerek lehine hal edince bir bahane bularak imtiyazı feshetmişti. Bu feshetme kararına Almanlar tehditkar bir lisanla karşılık vermesiyle, Sultan derhal Alman Sefiri Ven Fangenheim’a 1890 tarihli İrade-i Seniyeyi hatırlatmakla iktifa etti. Musul ve havalisindeki petrol sahalarının Memalik-i Şahane’den olduğunu burada başkalarına herhangi bir şekilde imtiyaz vermek hakkının kendisine ait olmadığını bildirdi ki, Almanlar açık açık Musul Petrol sahasında imtiyazı istiyorlardı…!
Geçmişimizdeki menfi diplomasi maalesef tekerrür ederek akan kana, gözyaşına rağmen, sorumsuzca devam etmektedir. Dış güçlerin saldırılarına karşı tek yumruk olabilmek adına daima geçmişi hatırlayarak aynı hataları yapmamak gereksinimdir.
Araştırmacı Yazar-Tarihçi
Volkan Yaşar Berber