SİYASETTE KAZANÇ UĞRUNA İNSANLIĞIMIZI MI FEDA EDİYORUZ!?
2020 yılı girdi gireli olağanüstü olaylar yaşıyoruz. Tüm Dünya gibi ülkemizi de etkisi altına alan Covid 19 Pandemisi yanısıra, Depremler, Suriye’deki gelişmeler, Ermenistan Azerbaycan çatışması, Yunanistan ile problemler, Kıbrıs’ın durumu malum, Doğu Akdeniz Mücadelesi, Cumhurbaşkanı Sn Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesi ile Ekonomide Kurtuluş Savaşı vs…
Tüm bu ağır sorunlarla mücadele ederken her ne olursa olsun İktidarın yanında duranlar var, her ne olursa olsun İktidar’a karşı duranlar var…
Yeni Yönetim Sistemi ile hayatımıza girmiş olan İttifaklar yoluyla Cumhurbaşkanı yanında saf tutan müttefikler var, Cumhurbaşkanı inmelidir diyen müttefikler var…
Yani siyaseten öyle bir ayrışmışız ki Cumhurbaşkanı ne dese, yapsa doğrudur diyenler var, ne dese, ne yapsa, ağzıyla kuş tutsa yanlış, olmaz, gitmesi lazım diyenler var…
Bu siyasi ayrışma, kamplaşma sebebiyle giderek ortaklaştığımız hususlar, milli şuur, milli anlayış, milli bakış, milli duruş erozyona uğruyor endişesine kapılıyorum zaman zaman.
Gerek iç politik meselelere, gerekse de dış politik meselelere Ülke, Millet, Bağımsızlık, Millilik penceresinden bakmayı unutup, sadece ideoloji, sadece siyasi aidiyet, sadece siyasi tarafgirlik penceresinden bakar olmuşuz, oluyoruz. Şahdım adına bu gidişattan hiç hoşnut değilim.
Haklıya haklı, haksıza haksız, doğruya doğru, yanlışa yanlış demeyi, diyebilmeyi bir kenara bırakmışız adeta. Karşımızdakini eleştirmekten, özeleştiri yapmaya fırsat bulamaz olmuşuz, özeleştiriyi hiç düşünmez olmuşuz nredeyse. Oysa biz iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batıran bir anlayışa, medeniyete sahip değil miydik?
Bu siyasi ve ideolojik bakış açısı ruhumuza öylesine etki etmiş ki ister Covid 19 sebebiyle, ister Deprem gibi Doğa Kaynaklı Felaket ile vefat eden insanlarımızın varloğında dahi ruhumuzun, vicdanımızın merhamet duygusu ile kaplamasına izin vermiyoruz. Acıda, kederde dahi ortaklaşamıyor, vefat edenlerimiz üzerinden dahi siyasi yaklaşıyor, abuk subuk yorumlar, hakaretler, beddua okumalar ile kalbimizi, gönlümüzü kirletiyoruz. Adeta insanlığımızdan feragat ediyor, insanlığımızdan uzaklaşıyoruz, hatta insanlıktan çıkıyoruz.
Gidişat doğru değil, gidişat bence hayırlı değil, gidişat hayırlı netice üretir değil. Siyaseten kim kazanıyor, kazanır umrumda değil. Milli Şuur ve Milli Birliğimizi kaybettikten sonra, hele de insanlığımızı kaybettikten sonra, siyaseten kim ne kazanmış, niye kazanmış ne önemi var, bir anlamı var mı!?
Tostoy’un bir sözünü hatırlatarak sözlerimi tamamlamak isterim: “Acı duyuyorsan CANLISIN demektir, başkasının acısını hissedebiliyorsan İNSAN…”
İnsanlığımızı kaybetmemek, hele de siyasi kazanç için insanlığımızı kurban etmemek dilek ve tavsiyesi ile kalın sağlıcakla.
02.11.2020
Dr.Selçuk YÜCESAN